Osman ÖZER, Eyüplülerin “Arnavut Osman”ı, “Osman Abisi”.
1924 yılında Eyüp’te doğdu. 37. İlkokul ve Eyüp Ortaokulu’nda okdu. Eyüp’te aile mesleği ciğercilikle uğraşırken, bir yandan da Eyüp Spor’un maçlarını takip ederek, küçük yaşta futbola başladı. 1942 yılında genç yaşta Feridun Kılıç tarafından Eyüp Gençlik A Takımı’na alındı.
Eyüp Gençlik Kulübü’nde 8 numaralı formayı 1950 yılına kadar aralıksız (askerlik hariç) başarı ile taşıdı. Henüz 26 yaşında olmasına rağmen, meslek hayatına atılmayı tercih etmesi ve aktif siyaset hayatı nedeniyle futbolu bıraktı.
Osman ÖZER, futbolu bırakmış olmasına rağmen, Eyüp Spor sevgisi kalbine girmişti bir kere. 1951 yılında Eyüp Gençlik yönetimine girmiş ve bu görevi, başkanlık görevini üstlendiği 1955-1956 sezonuna kadar aralıksız sürdürmüştür. Kulübün menfaatleri doğrultusunda görevi Hamdun YAZIR’a bırakan ÖZER, başkan olmasa da yönetim kurullarında görev almış ve aslında siyasi gücünden dolayı bir nevi kulübün hamiliğini üstlenmiştir.
ÖZER, 1959-1960 sezonu İstanbul Mahalli Ligi final maçı öncesi, takımlar sahaya çıkarken rastladığı hakem Abdi PARLAKAY’ı “Bak Abdi Bey, buraya bir takım kilise çanlarını çaldırarak, diğer takım ise Eyüp Sultan’da dualar ederek geldi. Düdüğünü hakkıyla çal, Eyüp Sultan Hazretleri’ne çarpılma” sözleriyle uyarır. Hakemin adaletli yönetimi ile Eyüp Gençlik maçı 1-0 kazanarak İstanbul Mahalli Ligi şampiyonu olur. 1960 İhtilali sonrası bir müddet ara verdiği Eyüp Spor’a, 1962 yılından itibaren destek vermeye devam eder.
1946 yılında Demokrat Parti ile siyasete atılan Osman ÖZER, istanbul Belediyesi Meclis ve Encümen üyeliği yapar. 1965 genel seçimleri ile Adalet Partisi İstanbul Milletvekili olur. 13-14-15 ve 16. dönemlerde İstanbul Milletvekili ve bir Eyüplü olarak, Eyüplüleri TBMM’de temsil eder. Bu dönemlerde parti gözetmeksizin birçok Eyüplüye sahip çıkarak, iş sahibi yapar. Eyüp’e faydası bununla da kalmaz. 1966, 1972 ve 1980 yıllarında üç kez Eyüp Spor Kulübü’nü aldığı tasfiye kararları sonrası çabalarıyla kapanmaktan kurtarmış, faaliyetinin devamı sağlayarak bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi olmuştur.
Yaşamını yitirdiği 1995 yılına kadar evinde Eyüp ve Eyüpspor sevgisi ile yaşayan Osman ÖZER, Eyüp’te uzun yıllar esnaf, siyaset adamı, sporcu, başkan ve bir ağabey olarak yaptığı maddi ve manevi hizmetlerle Eyüplülerin ve Eyüp Spor Kulübü’nün unutulmazları arasında yerini almıştır.
Osman ÖZER, Süleyman Demirel ile birlikte.
Osman ÖZER, babası Maksut ÖZER ve kardeşi Sabri ÖZER ile birlikte.
Osman ÖZER, Eyüp Spor’un başında.
Osman ÖZER milletvekilliği döneminde.
Kalecilikten mi, havacılıktan mı, belki de ikisinden de gelen bir lakapla “Celal Uçar”, yani biz Eyüplüler için namı değer “Celal Hoca”. 1904 yılında Bergama’da doğar ve İstanbul’a yerleşir.
Futbol hayatına Karagümrük’te kaleci olarak başlar. Fatih Spor Kulübü’nde ve birkaç başka semt takımında spor hayatına devam etti. Kalecilik ve futboldaki hikayesi pek uzun sürmez. Futbol kariyerinde asıl başarıya hakemlik, antrenörlük ve futbol okulu açıp futbolcu yetiştirmekle ulaşır. Futbol sevgisinden dolayı, İstanbul bölge Müdürlüğü kadrosuna girerek, 1945 yılından, 1953 yılına kadar Vefa Stadı’nda sorumlu olarak görev yapar. Burada da “kaleci” keşfetme ve yetiştirme misyonunu sürdürür, Galatasaray’lı Yasin ÖZDENAK, o dönemlerinin meyvesidir.
Bir maçta bir tekme ile ön dişleri dökülür ve dişlerini sahanın toprak zeminine gömerek, maçı yönetmeye devam eder. Bu yaşanan olay hakemliğe ve spora olan inancının en açık göstergesi olur.
1953 yılında Eyüp Stadı’na görevli olarak tayin edilmesiyle, semitmiz ile ilişkisi başlar. Bu tayinle, Eyüp Spor Kulübü ve eflatun-sarı renkler, onun adeta ruhu gibi olur. Peki, Eyüp’te neler yapmıştır Celal Hoca?
1954 yılında Eyüp Gençlik Kulübü’nde halteri başlatır. 1955’te yönettiği Eyüp Genç Takımı İstanbul’da düzenlenen gençler turnuvasında şampiyon olur. Aynı yıl Eyüp Gençlik A Takımı’nı çalıştırır. Yine 1950’li yıllarda alt yapı kavramı pek olmayan Türkiye’de, ilk futbol okullarından birini Eyüp Stadı’nda açar ve “11 Şeytanlar” adıyla kurduğu 10-14 yaş arası çocuklardan oluşan futbol takımı, İstanbul’da ses getirir ve hiç yenilmez.
Bir okul niteliğindeki çalışmaları, Eyüpspor’un alt yapısı olarak, Jünyörler, Yıldızlar ve Genç Futbol Takımı şeklinde devam eder. Celal Hocamız, 1955–1990 yılları arasında alt yapılardan yetiştirdiği; Cemil, Eyüp, Vefa ve Galatasaray; Semih, Eyüp ve Fenerbahçe; Tuncay, Altay; Mazlum, Eyüp ve Galatasaray; Taner, Eyüp ve Galatasaray gibi takımlarda yer alan birçok ismi, başta Eyüpspor olmak üzere Türk futboluna kazandırmıştır.
1969 yılında emekli olarak Beden Terbiyesi’ndeki resmi görevinden ayrıldıktan sonra, kendini tamamen Eyüpspor altyapısına adar. Jünyör takımından başlayarak yetiştirdiği futbolcular, Eyüp Spor A takımına yükselerek uzun yıllar hizmet etmiştir. Özellikle 1960’lı yıllardan, 1980’lere kadar Eyüpspor kadrosu, Celal Hoca’nın kurduğu alt yapıdan yetişen oyunculardan oluşmaktadır.
Yetiştirdiği futbolcular, ileride büyük kulüplere giderek başarılı olduktan sonra, bayramlarda elini öpmeye gelip hatır sorduklarında, bu vefanın hazzı Celal Hoca’yı oldukça mutlu ederdi. Bu vesile ile bayram sabahlarında, Celal Hoca’nın yetiştirdiği futbolcuların ziyaretiyle Eyüp’teki evi her zaman dolup taşardı.
Türk sporunun önemli isimleri arasında yer alan Celal SIRAL, Eyüp’e geldiği 1953 yılından, yaşamını yitirdiği 6 Haziran 1990 tarihine kadar, Eyüp Stadı’ndan bir gün bile uzak kalmayarak hayatını futbolun ve Eyüp Sporun içinde geçirerek, Eyüpspor kulübüne ve Türk futboluna uzun yıllar önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Rahmet ve saygı ile andığımız Celal Hocamız, sevgi, hizmet ve tutku ile sürdürdüğü bu katkıları ve yaşattıkları ile Eyüp’te unutulmazlar arasında yerini fazlasıyla hak ederek almıştır.
Celal Hoca, öğrencileri ile birlikte.
Celal Hoca Eyüp Stadında.
Celal Hoca, öğrencileri ile birlikte.
Abdullah GÖKÇEN, 1914 yılında Balıkesir de doğar. İlk ve Orta tahsilini Balıkesir’de tamamladıktan sonra, 1928 yılında Balıkesir “Türk Dili” Matbaasında Mesleğe ilk adımını atmıştır. Mesleğine, Ankara Ulus Gazetesinde Mürettiplik ve sonralarda Türkiye’ye ilk gelen Entertyp Otomatik Dizgi Makinelerinde, Makine Operatörü olarak mesleğe devam etmiştir.
GÖKÇEN Ailesi, 1944 yılında Ankara’dan, Eyüp’e gelerek, Kasap Emin Keskinsöz’ün, Yusuf Muhlis Paşa Caddesi, Kemikçi çıkmazındaki evine taşınır. Abdullah GÖKÇEN, 1951 yılında Cağaloğlu’nda bir matbaaya ortak olarak, tekrar matbaacılığa başlar. 1957 yılında ise Eyüp, Yusuf Muhlis Paşa Caddesi, Dipçik Sokak’ta yapılan yazlık Şafak Sinemasının altındaki sıra dükkânlardan 11 numaralı küçük mekanda “Egemen Matbaa ve Kırtasiye” adıyla Eyüp’ün ilk çağdaş matbaasını açar.
Amacı başta, dükkanın karşısında yer alan Merkez İlkokulu ile çevre okulların kitap-kırtasiye ihtiyacını karşılamak ve dükkanın arka kısmında da semtin matbaacılık hizmetlerini sağlamaktır. İlk iki yıl 15 m2’lik yerde, yarısı kitap ve kırtasiye, yarısı da elle çalışan küçük bir baskı makinesi ile Kartvizit, Düğün Davetiyesi, Fatura, Zarf, Antetli Kâğıt ile Eyüp Sultan Camii ve Eyüp Tarihi kitapçıkları… gibi Eyüplülerin basılı evrak ihtiyaçlarına cevap verir.
1960–62 yıllarına gelindiğinde, “Egemen” hem çalışma yerini, hem de Makine Parkını büyüterek, iki adet büyük ebat otomatik baskı makinesi ile çevredeki fabrikaların evrak baskı ve cilt işlerini yapmaya başlar. Bu arada gazeteciliği de unutmayan Abdullah GÖKÇEN, 1963 yılında Eyüp’te basılan ilk gazete olan “YENİ EYÜP” Gazetesi’ni çıkararak bir ilke imza atmıştır.
Abdullah GÖKÇEN, baskı işlerinin yanı sıra Arap ve Latin alfabesini okur-yazar olması sebebiyle, çevredeki camilerde bulunan eski yazı kitapların tekrar yenilenmesini yapmış, Eyüp ve çevresinde bulunan, devlet kurumları ile Milli Eğitim Camiasının baskı ve cilt işleriyle Eyüp’te yeni bir meslek dalının gelişmesini sağlamıştır.
Egemen Matbaa ve Kırtasiye, Eyüp ‘ün yanı sıra çevresinde bulunan, Bayrampaşa, Gazi Osman Paşa, Kemerburgaz, Ağaçlı, İhsaniye, Odayeri gibi birçok İlçe ve köylerin matbaa, kitap ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamıştır.
Abdullah GÖKÇEN’in, Feride GÖKÇEN ile evliliğinden oğulları Mustafa Yıldırım ve Ali Ahmet ve kızları Ayla, Egemen Matbaa ve Kırtasiye’de aktif görev almışlardır. 1970 yılında eşinin vefatı nedeniyle baba evine dönen Ayla GÖKÇEN EREN, babasının vefatına kadar uzun yıllar Egemen’in idareciliğini yapmış, bu dönemde de tüm Eyüplü Öğrencilerin “Ayla Ablası” olarak gönüllerdeki yerini almıştır ve halen Eyüp’teki baba evinde yaşamını sürdürmektedir.
40 yıla yakın Dipçik Sokaktaki yerinde hizmetine devam eden “Egemen”, 1995 yılında bulunduğu sıra dükkânların yıkılması nedeniyle taşınmak zorunda kalır. Aile, Eyüp’le simgeleşen EGEMEN’i, GÖKÇEN ailesinin Tahtaminare Bostan Sokakta bulunan evinin giriş katına taşıyarak hizmet vermeye devam eder.
Eyüp’te faaliyete başladığı 1957 yılından itibaren hizmet veren ve yanında yetiştirdiği birçok genç Eyüplüye de matbaacılığı sevdirerek meslek sahibi olmasını sağlayan “Egemen Matbaa ve Kırtasiye”, 1957 yılında Eyüp’te başladığı ticari hayatının 50. yılı olan 2007 yılında hizmetine son vermiştir.
Artık objeleriyle ve anılarıyla müzemizde yerini alan “Egemen Kırtasiye” bu tarihi yaşatmış aile fertleriyle birlikte biz Eyüplüler için unutulmazlar arasında yerini almıştır.
Egemen Matbaasından bir görüntü.
Abdullah GÖKÇEN, Dipçik sokaktaki Egemen Matbaa ve Kırtasiye’nin önünde..
Yıldırım GÖKÇEN, Egemen Matbaa ve Kırtasiye’de (1962)
Abdullah GÖKÇEN, Feride GÖKÇEN ve Ahmet Ali GÖKÇEN, Egemen Matbaa ve Kırtasiye’de.
Ayla GÖKÇEN EREN ve Ali Ahmet GÖKÇEN, Eyüp Tarihi Yaşam ve Kültür Merkezimizdeki Egemen Matbaa ve Kırtasiye’nin hazırlıklarında.
Ali Ahmet GÖKÇEN, Eyüp Tarihi Yaşam ve Kültür Merkezimizde.
Egemen Matbaa ve Kırtasiye, Eyüp Tarihi Yaşam ve Kültür Merkezimizde.
Musa SARIKLI, Eyüp’te namı değer “Deli Musa” ve ağabeyi “Deli Işık” kimilerimiz için deli, kimilerimiz için zararsız,kimilerimiz için meczup ne dersek diyelim onlar Eyüp Semtinin ve biz Eyüplülerin üzüntüsü, neşe kaynağı ve simgesiydi her zaman.
Manevi olgusundan olsa gerek bu tür “meczup insanlar” her daim var olmuştur semtimizde, ama hiçbirinin insanlarımıza bir zararı olmamıştır, tabii çok kızdırılmadıkları dönemler hariç.
Musa’da bu simgelerden biriydi ve 1944 Eyüp doğumluydu, herkesin dostu, arkadaşı, abisiydi tabii birde namı değer Başkomiseri idi.
Hayatı boyunca da hep Eyüp’te yaşadı. 8 Mart 2017 tarihinde vefatı ile aramızdan ayrıldı. Cenazesi, başta Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek olmak üzere bütün Eyüp’ü bir araya getirdi.
Güzel sözler ve dualarla uğurlanan Musa Sarıklı’yı, EDV olarak rahmet ile anıyoruz. Yaşadıkları ve yaşattıklarıyla, Eyüp’te unutulmayacak isimler arasında yerini alacaktır.
This function has been disabled for Eyüp Dostları Vakfı.